Önemli Bir Bağımsız Yapım: Elveda Las Vegas

Aydın Sever – 9 Ağustos 2017

Mike Figgis’in senaryosunu yazıp yönettiği 1995 yapımı Leaving Las Vegas - Elveda Las Vegas filmi önemli bir bağımsız yapımdır.

Geleneksel senaryo kalıplarının dışında olan ve karamsar bakma eğilimli hikâye Ben Sanderson ile Sera’nın kısa süreli birlikteliğini, iki kaybeden karakterin birbirlerine tutunmalarını ve birbirleriyle geçen süreci anlatır.

Elizabeth Shue - Nicholas Cage

Ben Sanderson (Nicholas Cage) fazla revaçta olmayan bir Hollywood senaristi ve karısı tarafından terk edilmiş biridir. Üstelik eşi çocuğunu da alıp gitmiştir. Alkolik olan Ben artık yaşama tutunamamaktadır. Yapmak istediği sadece içmek, sonuna kadar içmek olan Sanderson Las Vegas’a gider. Bu sırada fahişelik yapan Sera (Elizabeth Shue) ile tanışır. Hayatın darbelerini yemiş bu iki insan sorgulamadan birbirlerini oldukları gibi kabul ederek bir ilişki yaşamaya başlarlar. Daha doğrusu Sera Ben’e aşık olur. Ben de onu kırmadan incitmeden bu ilişkiyi sürdürür. Sera da Ben’e iyi gelmektedir ama bir yere kadar. Umutsuzluğun son noktasında olan Ben, içmeye devam eder. Sera biraz çabalasa da Ben’i bu alışkanlığından vazgeçiremeyeceğini anlar. Onu olduğu gibi kabullenir ve anı yaşamaya bırakır kendini. Gidebildiği yere kadar gitsin mantığında ilişkisini sürdürür.

Sting’in ve müziğe çok meraklı ve aynı zamanda müzisyen olan yönetmen Mike Figgis’in filmin atmosferine ve sahnelere mükemmel uyan daha çok caz ağırlıklı müzik seçimi filmin başından sonuna kadar sahnelerin etkisini fazlasıyla arttırır.  

Ben Sanderson rolüyle müthiş bir kompozisyon çıkarıp hayatının oyununa imza atan Nicholas Cage yaşayan en büyük oyunculardan biri olduğunu kanıtlayarak en iyi erkek oyuncu Oscar ödülüne uzanır.

Nicholas Cage

Filmde özellikle mutlu son tercih edilmemiştir. İki insanın hayatını kendi tercihlerine ya da zorunluluklarına göre yaşaması anlatılır. İzleyicinin bunu gözlemlemesi istenir. Ben en dibe vurmuş zamanlarında Sera ile karşılaşsa da hayata tutunmak adına hiçbir şey yapmaz. Sera onun bu döneminde bir destekçisi gibidir. Ben onunla karşılaştıktan sonra da aynı ruh haline devam eder. Yaraları çok ağırdır ve artık elinden fazla bir şey gelmemektedir. İzleyici Ben ile özdeşleşmez fakat alıştığı senaryo kalıplarında düşünüp bu aşkın iki insanı da kurtaracağı düşüncesine kapılır. Film ilerledikçe izleyici yavaş yavaş bu düşüncesinden vazgeçer ve filmi tüm gerçekliğiyle yaşar.

Film sonu itibariyle tam bir bağımsız filmdir ve yönetimi, görselliği, oyunculuğu, hikâyesi ve müzikleriyle benim eksiksiz görmeye çalıştığım filmlerin başında gelir.

Son olarak filmin müziklerinden olan ve Sting’in seslendirdiği Angel Eyes parçasını filmden görüntüler eşliğinde dinleyelim. İyi seyirler…