Bir Cinnet Hali:Shining

Aydın Sever – 4 Temmuz 2017

"Bir Stanley Kubrick filmi" nde sinemaya dair her aradığınızı bulursunuz.

Görsel olarak sizi fazlasıyla doyurur Kubrick. Zaten her zaman yapmaya çalıştığı da budur. Sinemanın görsel bir sanat olduğunu, tiyatro ve edebiyattan uzaklaşması gerektiğini savunur. Savunmanın ötesinde çektiği filmlerle de bunu pratiğe dökmüştür.

Sinema tarihinde yönetmen olarak apayrı bir yeri olan Kubrick, neredeyse bütün türlerde film çekmiştir. Savaş filmi Full Metal Jacket, gerilim filmi The Shining, dönem filmi Barry Lyndon, evlilik üzerine olan filmi Eyes Wide Shut, şiddeti toplumsal olarak sorguladığı A Clockwork Orange, kusursuz felsefi bilim kurgusu 2001 A Space Odyssey, kendin has komedisi Dr. Strangelove ve apayrı bir tarz olan Spartacus.

Neredeyse bütün türlere hakim dört dörtlük bir sinemacı olan Kubrick, türler arasında gezinirken de bunlara ait neredeyse en önemli örnekleri vermiştir.

The Shining bir Stephen King uyarlaması olup (Stephen King'den Uyarlanan En İyi Filmlere buradan ulaşabilirsiniz), Jack Nicholson filmde fazla kariyeri olmayan, başarısız ve ilham bulamadığı bir dönem geçiren Jack Torrence isimli bir yazarı canlandırır.

Overlook Oteli’nin bakıcısı olmayı kabul eden Jack, ailesiyle birlikte kışın kapalı olan bu otelde yaşayacak ve böylece hem yazarlık yapabilecek zamanı olacak hem de para kazanabilecektir. Fakat aile otelde yaşamaya başladıktan sonra ortaya çıkan doğaüstü olaylar ve sanrılar Jack'in akıl sağlığının bozulmasına neden olur. Dengesizleşen ve akıl sağlığını ciddi derecede kaybeden Jack karısını ve çocuğunu öldürmeye kalkar.

Filmde Jack Torrence’daki bu değişim Jack Nicholson tarafından kusursuz bir şekilde izleyiciye aktarılır ve Nicholson’ın kariyerindeki en iyi performanslarından birine imza atmasına neden olur. Mimikleri ve bakışlarıyla Nicholson belki de beyaz perdedeki en iyi oyununu çıkarır.

Bunda Kubrick'in oyuncu yönetimindeki faşizan tavrı da çok etkilidir. Bir oyuncu olarak çalışılacak belki de en zor yönetmen olan Kubrick mükemmeliyetçiliği yüzünden başrol oyuncularını sürekli tekrarlarla bezdirse de bir şekilde onlardan istediği en iyi performansı alır. Nicholson özellikle cinnet geçirip karısını baltayla kovaladığı sahnede enfestir.