İran Sineması: Politik ve Sanatsal Bir Yolculuk

 


İran sineması, dünya sinemasının en etkileyici ve derinlikli örneklerini sunmaya devam ediyor. Politik, sosyal ve kültürel zorluklar altında yaratılan bu eserler, izleyicilere hem İran'ın zengin kültürel mirasını hem de modern yaşamın karmaşıklıklarını sunuyor. Bu yazıda İran sinemasının üç dönemine yer vermekle beraber modern İran sineması biraz daha fazla yer kaplayacak. 

 

İran Sinemasının Altın Çağı: 1960'lar ve 1970'ler

 

İran sineması, 1960'lar ve 1970'lerde büyük bir gelişim gösterdi. Bu dönemde, sinemacılar toplumsal sorunları cesurca ele alarak yeni bir sinematik dil geliştirdiler.

 

"Gav" (İnek) - 1969: Dariush Mehrjui'nin yönettiği bu film, bir köyde yaşayan fakir bir adamın hikayesini anlatır. Film, sosyal gerçekçiliği ve derin psikolojik analiziyle dikkat çeker.

 

"Tangsir" - 1974: Amir Naderi'nin yönettiği bu film, adalet arayışında olan bir adamın hikayesini işler. Film, dönemin sosyo-politik atmosferini başarılı bir şekilde yansıtır.

 

İran İslam Devrimi ve Sonrası: Yeni Bir Sinematik Dönem

 

1979'daki İran İslam Devrimi, ülkenin sinemasını da derinden etkiledi. Yeni sansür yasaları ve dini temalı konuların ön plana çıkması, sinemacıları daha yaratıcı olmaya zorladı. Ancak bu zorluklar, İran sinemasının dünya çapında tanınmasını da sağladı.

 

"Bashu, Gharibeye Koochak" (Bashu, Küçük Yabancı) - 1986: Bahram Beyzai'nin yönettiği bu film, savaşın etkilerini ve kültürel farklılıkları ele alır. Film, savaşın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisini samimi bir dille anlatır.

 

"Where Is the Friend's Home?" (Arkadaşımın Evi Nerede?) - 1987: Abbas Kiarostami'nin bu eseri, sade ve dokunaklı anlatımıyla öne çıkar. Bir çocuğun, yanlışlıkla aldığı arkadaşının defterini geri vermek için gösterdiği çabayı işler.

 

Modern İran Sineması: Küresel Başarılar

 

1990'lardan itibaren, İran sineması uluslararası film festivallerinde büyük başarılar elde etmeye başladı. Bu dönemde, İranlı yönetmenler küresel izleyici kitlesine ulaşmayı başardı.

 

"A Separation" (Bir Ayrılık) - 2011: Asghar Farhadi'nin bu filmi, boşanma sürecindeki bir çiftin yaşadığı hukuki ve kişisel mücadeleleri anlatır. Film, En İyi Yabancı Film Oscar'ını kazanarak büyük bir başarı elde etti.

 

"The Salesman" (Satıcı) - 2016: Yine Asghar Farhadi tarafından yönetilen bu film, Arthur Miller'ın "Satıcının Ölümü" oyununu sahnelemeye çalışan bir çiftin hikayesini işler. Film, Cannes Film Festivali'nde En İyi Senaryo ödülünü kazandı.

 

"About Elly" (Elly Hakkında) - 2009: Asghar Farhadi'nin bir diğer başarılı filmi olan "About Elly", arkadaşlarıyla tatil yaparken kaybolan bir kadının hikayesini anlatır. Film, Berlin Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü kazandı.

 

"The Past" (Geçmiş) - 2013: Asghar Farhadi'nin Fransa'da çektiği bu film, boşanma sürecindeki bir adamın İran'dan Fransa'ya gelerek geçmişiyle yüzleşmesini anlatır. Film, Cannes Film Festivali'nde büyük beğeni topladı.

 

"There Is No Evil" (Şeytan Yoktur) - 2020: Mohammad Rasoulof'un yönettiği bu film, İran'daki idam cezası üzerine dört farklı hikaye sunar. Film, Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazandı.

 

"No Bears" (Ayılar Yok) - 2022: Jafar Panahi'nin yönettiği bu film, İran'daki baskıcı rejim ve sansürle mücadele eden bir yönetmenin hikayesini anlatır. Panahi'nin kendi yaşadığı zorlukları yansıtan film, Venedik Film Festivali'nde büyük ilgi gördü.

 

"The White Balloon" (Beyaz Balon) - 1995: Jafar Panahi'nin bu filmi, küçük bir kızın yılbaşı için balık almak üzere sokaklarda yaşadığı macerayı anlatır. Film, Cannes Film Festivali'nde Altın Kamera ödülünü kazandı.

 

"Children of Heaven" (Cennetin Çocukları) - 1997: Majid Majidi'nin yönettiği bu film, ayakkabılarını kaybeden iki kardeşin dokunaklı hikayesini anlatır. Film, En İyi Yabancı Film Oscar'ına aday gösterildi.

 

Politik Baskılar ve Sansür

 

Ne yazık ki çoğu zaman bu filmlerin başarıları yanında yönetmenlerinin, yapımcılarının maruz kaldığı politik baskıları da konuşma zorunda kalıyoruz.

 

Panahi, İran hükümetinin baskılarına en çok maruz kalan yönetmenlerden biri mesela. 2010 yılında, "rejim karşıtı propaganda" yapmakla suçlanarak altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca 20 yıl boyunca film yapma, senaryo yazma, yurt dışına çıkma yasağı aldı. Ancak o ev hapsinde olmasına rağmen filmler yapmaya devam etti. "This Is Not a Film" (Bu Bir Film Değildir) adlı belgeselini flaş bellekle Cannes Film Festivali'ne gönderdi ve büyük beğeni topladı.

 

Bir diğer örnek de Mohammad Rasoulof. Rasoulof, 2010 yılında Jafar Panahi ile tutuklandı. "There Is No Evil" (Şeytan Yoktur) filmiyle Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı kazanmasına rağmen film yapma ve yurt dışına çıkma yasakları nedeniyle ödül törenine katılamadı. Rasoulof da tıpkı Panahi gibi İran hükümetinin baskılarına rağmen film yapmaya devam eden cesur bir yönetmen.

 

Asghar Farhadi de İran hükümetinin sansür baskılarından nasibini alanlardan. Ancak Farhadi, filmlerinde politik ve sosyal temaları işlemeye cesurca devam ediyor.

 

İran sineması, zorlu politik ve sosyal koşullar altında bile yaratıcı ve etkileyici eserler üretmeye devam ediyor. Bu filmler, sadece İran'ın değil, tüm insanlığın ortak meselelerini ele alarak evrensel bir dil oluşturuyor. İran sinemasının bu parlak örnekleri, sanatın gücünü ve direnişin önemini bir kez daha hatırlatıyor.

İran Sineması: Politik ve Sanatsal Bir Yolculuk İran Sineması: Politik ve Sanatsal Bir Yolculuk Reviewed by sineMakale on Mayıs 25, 2024 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Banner
Blogger tarafından desteklenmektedir.